Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER), TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin “Hizbullahçı katiller ve mafya şefleri serbest bırakılırken Şerafettin Can Atalay’ın anayasa yok sayılarak 'esir' tutulması ve şimdi de milletvekilliğinin düşürülmesi, yüz yılı geride bırakan cumhuriyetin polis devletine gerilediğinin tescilidir. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış askerler olarak, TBMM’nin iktidar ve Yargıtay eliyle gerçekleştirilen sivil darbeye ortak olmasını kınıyoruz. Her türlü askeri ve sivil darbeye, diktatörlüğe, savaşa karşı olduğumuzu, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerine teslim olmadığımız gibi, ümmetçi ırkçı faşizmin karanlığına da teslim olmayacağımızı bildiriyoruz” açıklamasını yaptı.

Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararına rağmen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay ile ilgili Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin onama kararının dün TBMM Genel Kurulu'nda okutuldu.

ADAM-DER Yönetim Kurulu, Atalay'ın milletvekilliğinin bu yöntemle düşürülmüş olmasına tepki gösterdi TBMM’yi kınadı. Dernekten bugün yapılan yazılı açıklama şöyle:

HİZBULLAHÇI KATİLLER VE MAFYA ŞEFLERİ SERBEST BIRAKILIRKEN CAN ATALAY’IN ANAYASA YOK SAYILARAK 'ESİR' TUTULMASI VE ŞİMDİ DE MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ CUMHURİYETİN POLİS DEVLETİNE GERİLEDİĞİNİN TESCİLİDİR”

“Ümmetçi ırkçı faşizme karşı Gezi Direnişi’nin onurlu temsilcisi, Soma ve Ermenek maden faciaları, Adana öğrenci yurdu davalarının avukatı, tüm zora düşenlerin yoldaşı, depremin en ağır mağduru Hatay halkının seçtiği Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Yargıtay’ın verdiği hukuk dışı karar, TBMM’de okutularak Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülmüştür.

Hizbullahçı katiller ve mafya şefleri serbest bırakılırken Şerafettin Can Atalay’ın anayasa yok sayılarak 'esir' tutulması ve şimdi de milletvekilliğinin düşürülmesi, yüz yılı geride bırakan cumhuriyetin polis devletine gerilediğinin tescilidir. Can Atalay odaklı süreç ilk örnek de değildir. Ucube başkanlık rejimi mühürsüz oyların geçerli sayıldığı hileli referandumla inşa edilmiştir. Milletvekilleri Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak ve diğerleri anayasa çiğnenerek tutuklanmıştır. Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne karşın aday olmuş; şaibeli seçimle tekrar seçilmiştir.

TBMM, ÜMMETÇİ IRKÇI İKTİDAR VE YARGITAY ELİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN DARBENİN ORTAĞI HALİNE GETİRİLMİŞTİR”

TBMM’deki hukuk dışı eylemle birlikte, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını bağlayıcı olduğu yönündeki Anayasa hükmü önce hükümet ve Yargıtay tarafından, ardından TBMM tarafından fiilen yürürlükten kaldırılmıştır. Türkiye’de artık bir anayasanın bulunmadığı, anayasal ve hukuki güvencelerin ortadan kaldırıldığı tescillenmiştir. Böylece TBMM, ümmetçi ırkçı iktidar ve Yargıtay eliyle gerçekleştirilen darbenin ortağı haline getirilmiştir.

15 Temmuz darbe girişimine direndiği için kendi kendisine 'Gazi' unvanı bahşeden TBMM’nin iktidar ve Yargıtay eliyle gerçekleştirilen darbeye ortak olması hazin bir ironidir. TBMM bu unvanı gerçekten hak etmek istiyorsa, Can Atalay’ın milletvekilliğini değil, Anayasa’ya aykırı olarak üçüncü kez seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını düşürmelidir. Tüm siyasi tutsaklar ve Can Atalay derhal tahliye edilmeli, Atalay Meclis’te görevine başlamalıdır.

SOL GÖRÜŞLÜ OLDUĞUMUZ İÇİN TSK’DAN ATILMIŞ ASKERLER OLARAK TBMM’NİN İKTİDAR VE YARGITAY ELİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN SİVİL DARBEYE ORTAK OLMASINI KINIYORUZ”

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış askerler olarak, TBMM’nin iktidar ve Yargıtay eliyle gerçekleştirilen sivil darbeye ortak olmasını kınıyoruz. Darbelerin temel hak ve özgürlüklere, emek barış ve demokrasi güçlerine verdiği zararın bilinciyle, her türlü askeri ve sivil darbeye, diktatörlüğe, savaşa karşı olduğumuzu, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerine teslim olmadığımız gibi, ümmetçi ırkçı faşizmin karanlığına da teslim olmayacağımızı bildiriyoruz. ADAM-DER olarak, kültürler ve halklar coğrafyası ülkemizin gerçekten demokratikleşmesi ve barışa kavuşması için, tüm emek, barış ve demokrasi güçleri ile birlikte mücadeleyi sürdüreceğiz.”

 

Kaynak: anka