Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre Türkiye'de okulların %20’si özel okulken, bakanlık istatistiklerine göre özel okullarda 163 bin 975 öğretmen çalışıyor. Ülkede devlet kadrosunda olmayan öğretmen sayısının 1 milyon civarında olduğu tahmin ediliyorken, devlet kadrosuna yeterli atama yapılmaması da göz önüne alınınca, bir milyonluk nüfus içinde çok küçük bir kısım istihdam edilebiliyor. İstihdam koşulları da yıllar içinde git gide kötüleşiyor.
Van'da 4 yıl 2 farklı özel okul öğretmenliği yapan Esra:
'Okulu ticarethane gibi görüyorlar'
Özel okul yöneticilerinin okuları ticarethaneye dönüştürdüler ve öğretmenleri de işçi gibi görüyorlar. Asgari ücrete gelen zamlar görmezden geliniyor.Özel okullar tamamen kâra odaklanmış ve ticari bir nesneye dönüşmüş. Özellikle okul yöneticilerinin eğitim anlayışı, öğretmenlerin yaşamını bir sorun yumağına dönüştürüyor. Her asgarî ücret güncellemesinde, özel okul öğretmenleri inanılmaz gergin bir süreç yaşarlar. Van'da tüm özel okullarda İran'dan Van'a gelen öğretmen arkadaşlarımız var ve 5 bin 6 bin maaş alıyorlar. Herhangi bir durumdan zam söz konusu olduğunda enflasyonu bahane ederek konuyu bir şekilde kapattırıyorlar
İstanbul'da 5 yıl Müzik Öğretmenliği Yapan Sevde:
" Müşteriyi bir şekilde memnun etmemiz gerekiyor"
Saat sekizde okula gidip beşte çıkıyoruz. Fakat okuldan çıktıktan sonra bile mesaimiz devam ediyor. Sürekli veli araması yapmamız gerekiyor ve tırnak içinde söylüyorum 'müşteriyi bir şekilde memnun etmemiz' gerekiyor. Veli isterse, gece 12 de beni aradığında ulaşması bekleniyor. Biz kurumda müşteri memnuniyeti sağlamak zorunda olan herhangi bir çalışanız. Öğretmene saygı kavramı sıfır, mevzu zam ya da herhangi bir şekilde ücrete geldiğinde "hocam siz öğretmenliğinizi maddiyatla mı ölçüyorsunuz"gibi cümleler duyuyoruz.
Van'da bir de İstanbul'da özel okul öğretmenliği yapan Sami:
"Devlet dairelerinde işlerini halletmek için izin alamıyoruz"
Özel okullarda bir sınıf öğretmeninin ders yükümlülüğü 20 saat olaması gerekiyor.Bizlerinde diğer herkes gibi devlet dairelerinde bazı zorunlu ihtiyaçlarımız oluyor. Hiçbir şekilde devlet dairelerinde işlerini halledemiyoruz. Her öğretmene sene başında yatan bir eğitim ödeneği olur ve bu ödeneği atanmış öğretmenlerin nasıl hesabına yatıyorsa, özel kurum sahipleri tarafından bizlerinde hesabına yatırılması gerekiyor.Maalesef bu konu gündeme dahi gelmiyor, böyle bir hakkımız olduğunu bizden daha tecrübeli insanlardan dinleyince anlamış oluyoruz. Kurumların tek amacı öğrenci ve velileri sürekli memnun etmek ve sadece kâr amacı gütmek.
Van'da bir özel okulda çalışan Psikolojik Danışman Ali:
"Okul patronları düzenli bir biçimde birbiriyle iletişim halinde"
Maaş belirleme, diğer özlük hakları konularında özel okul yöneticileri birlikte hareket ediyorlar. Van’da birçok özel okul, öğretmenlerle anlaştığı ücretin altında sigortalarını yatırıp geri kalan ücreti elden ödemektedir. Bazı okullarda da 12 ay maaş yerine 10 ay maaş politikası uygulanmaktadır.Öğretmenin hakkı olan yaz aylarındaki tatil döneminde maalesef birçoğu maaş alamamaktadır.Van’da okul patronları düzenli bir biçimde birbiriyle iletişim halinde ve maaş belirleme, diğer özlükhakları konularında ortak hareket edebilmektedir. Ne yazık ki bu durum öğretmenler için son dereceüzüntü vericidir.
Özel okullarda emek veren öğretmenlerin bu kadar sömürüye açık olmalarının,sömürülmelerinin sebebi birlikte hareket edememeleridir. Özel okullarda uygulanan bu ahlak dışıuygulamaların son bulması için tüm öğretmenlerin birlikte hareket etme ve hakları için mücadeleetmesi gereklidir.
Van'da bir özel okulda Matematik dersine giren Kemal:
"İnşaat baronları okul sahibi yaptırılıyor"
Eğitimin özelleştirilmesi, eğitimden anlamayan patronların, inşaat baronlarının okul sahibi yaptırılması, özel okullardaki denetimsizlik bu okullarda çalışan eğitim emekçilerinin sömürülmesinin önünü açıyor.Bu durum öğretmenlerin uzun süreli çalışma koşulları altında düşük ücret almalarına, sigortalarının tam yerine kısmı zamanlı yatırılmasına, hatta maaşı asgari ücretin üzerindeolanların hemen hemen hepsinin sigortalarının asgari ücret üzerinden yatırılmasına sebep olmaktadır.
Bir özel okulda 5 yıldır Beden Eğitimi Öğretmenliği yapan Emre:
"İstersen çıkışını verelim yerini dolduracak çok insan var"
Her asgari ücret zammında hayal kırıklığına uğruyoruz ve çalıştığım süre boyunca asgari ücretin altında çalıştım.Öğretmenlik yaptığım okulun yönetimi asgari ücret zammının ardından mağdur edebiyatı yaparak durumlarının iyi olmadığı ve asgari ücret veremeyeceklerini söylüyorlardı. Şikayet etmek istesem Milli Eğitim den birinin kızı bizim okulda, valilikten birinin oğle bizim okulda ve hiç bir şekilde muhattap bulamıyordum. Zam istediğim zaman gidersn gir yerine gelmek isteyen bir çok kişi var deniliyordu. Bu manevi açıdan beni üzüyodu. Çünkü iş adamı olan ilkokul mezunu bu patronların mesleğimi , emeklerimi küçümsemesi ve minnetsiz davranması beni kahrediyorudu. En son yapılan asgari ücret zammının ardından gidip maaşıma zam yapmalarını istedim. Yeni bir okula taşınıyoruz, gücümüz yok idare et cümlelerini kullanıyorlrdı. Aldığım maaş bana yetiyordu ve hep çevreme borçlanıyordum. Bir gün dayanamadım karşısına dikildim ve zam istedim. Vermeyeceklerini söyleyince istifa edeceğimi söyledim. Bunun üzerine okul yöneticisi 'sen bilirsin' dedi. Ben de ordan ayrıldım ve istifamı verdim. Çok emeğim vardı okulda şampiyonluklar, birincilikler yanı sıra etüte kalmalarım hafta sonu okula gitmelerim hep yok sayılmıştı. Bir başka okulda öğretmenlik yapan Metin: "Öğretmen sayısını azaltarak, mevcut öğretmenlere gereğinden fazla iş yükü veriliyor" Gerekli olduğu halde öğretmen sayısının azaltılıyor ve mevcut öğretmenlere gerektiğinden fazla iş yükünün veriliyor.Öğretmenler bu iş yükü sonucunda öğrencilere vermemiz gereken enerji tükeniyor. Okul yöneticilerinin, farklı veli talepleri doğrultusunda okulun ilkelerinden, genel anlayışından taviz vermemelerini, alınan kararlarda, uygulamalarda veli memnuniyetinden çok çocuk ihtiyacını, çocuğa olan yararı hedef almalarını, ücretlerde belli bir standartları olmasını bu yoğun çalışma koşullarına uygun olan, emeğinin karşılığını vermelerini isterim. Bunları gerçekten yerine getiren, iyi okul statüsüne bunlara hassasiyet göstererek ulaşacağını bilen okullar olduğu gibi bambaşka örnekler de mevcut" "Kendimi özel kurumda öğretmen gibi değilde köle gibi hissettim" Okul müdürlerinin öğretmenlere sürekli mobbing uyguluyor ve öğrencilerin yanında öğremenlere bağırıyorlar. Okul müdürü velimin yanında bana sert bir üslupla "ne bu sakallarının hali " diyordu ve sürekli bana öğrencilerinin başında olacaksın diyordu. Öğle arası bile dinlenmeme, sigara içmeme karışıyor ve öğretmenleri sürekli velilere şikayet ediyordu. Sene sonu geldiğinde yeni sozlesme imzalamaya hiç bir sekilde olumlu ya da olumsuz bir dönüş saglamadiklari için , bende eşyalarımı toplayıp okuldan ayrılmak zorunda kaldım . Şuan yaz maaşımın ödeneceğinden , tazminatımın verileceğinden bile emin değilim." diye konuştu.
Yedi yıldır bir özel okulda Türkçe öğretmenliği yapan Merve:
"Çocuk yapmak istiyorsan sözleşmeyi imzalama”
“Yeni evlenmişsin, çocuk yapmayı düşünmüyorsundur umarım? Çocuk yapmak istiyorsan sözleşmeyi imzalama!” gibi pek çok sözü ben dahil bir çok çalışma arkadaşım duymuştur. Ne zaman çocuk yapacağınızı, ne zaman evleneceğinizi sorgulama hakkını buluyorlar kendilerinde. Tüm bunların yanına kadın olmak da eklenince burakın bu koşullarda çalışmayı, çalışacak kurum bulmak daha da zor. Kadın olmanın eksisi çok fazla patronların gözünde.Kadınsan ve üstelik hamileysen işsizliğini garantilemişsin demektir, idareye bildirdiğin anda yerine öğretmen aramaya başlarlar.Hamilelik izni ve yasal süreçler bunların hiçbiri maalesef özel sektörde yok.Çok az kurum tarafından uygulanıyor sadece.Adı duyulmuş kolejlerden birinde öğretmenlik yaptım, Türkiye’de hatırı sayılır bilinir bir okul ama hamilelik haklarımı maalesef alamadım.Erkeklerin işi bir nebze daha kolay tabii, tek takım elbiseyle bütün törenleri idare edebilirler en azından. Kadın olmak, evlenmek, hamile kalmak, süt izninden yararlanmak, çocuğu hasta olur da izin alırsa diye iş başvurularından elenmek…Kısacası özel sektörde kadın öğretmen olmak maalesef böyle.Daha çirkin yüzü de var söylenmeyen ama orası tüm kadınların ortak sorunu, kanayan yarası.
“Dışarıda bir sürü mezun iş arıyor, sen olmasan diğeri gelir”
Asgari ücretin altında çalıştırılıp yarı zamanlı çalışıyor gibi gösterilen bir çok öğretmen var.Çok nadir de olsa asgari ücretten bir gıdım yüksek alıp ödemesini elden alanlar ki onlar şanslı sayılıyorlar, siz düşünün.“Dışarıda bir sürü mezun iş arıyor, sen olmasan diğeri gelir!” sözleriyle uygulanan mobbingler, imzalatılmak zorunda bırakılan yasal olmayan sözleşmeler, 40 saatin üzerinde dersler, veli aramaları, hafta sonu yapılan veli toplantıları, mesai ücretsiz ek çalışmalar…O verdikleri asgarinin altında ya da asgari düzeydeki maaşla evini geçindiremezsin belki ama veli karşısında en klas duruşlu öğretmen olmanı isterler.Giyimine kuşamına, makyajına, bakımına her şeyine özen göstermeni isterler.Bir etkinlik olsun, ceketin kaç para olduğunu alıp almadığını kimse sorgulamaz. Neden bakımsız olduğunu, neden özensiz giyindiğini ancak yüzüne vururlar. Veli aramasını yapmanı isterler fakat telefon faturanı ödeyip ödeyemediğini kimse düşünmez.Öğretmenin köle, öğrencinin papağan, okulun ticarethane olmadığı yarınları görebilmek dileği ile