(TBMM) - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni kutuplaştırma aracının ''başıboş köpekler'' olduğunu ifade ederek, "uyutma'' tasarısına tepki gösterdi. Dervişoğlu "Yapılacak şeyin formülü bellidir, topla, kısırlaştır, aşıla, koru. Ne çocuklarımızın ne insanımızın can güvenliğini ne hayvan sevgimizi ne de hayvanların canını sizin kapasitesizliğinize, kalpsizliğinize terk ve tercih edecek değiliz" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dervişoğlu, yeni anayasa tartışmalarına değinerek "1982 Anayasası'nda değişmemiş sadece 58 madde var o maddeler de askeri vesayetle ilgili falan da değil. Ayrıca yapılan anayasa değişikliklerinin çoğunu da 22 yıldır iş başında olan iktidar yani sizler gerçekleştirdiniz. Neden şikayet edersiniz ki? Bizleri hayatımızın baharında zindanlara gönderen askeri darbeler sizleri sizleri saraylara taşıdı işte. 1982 Anayasası'nda vesayet yok değil, elbette var. Ama yaptığınız anayasa değişikliklerinden kaynaklı olarak Recep Tayyip Erdoğan vesayeti var. Bu Anayasa'da bütün vesayetlerin izlerini birlikte silelim işe de Tayyip Erdoğan vesayetini kaldırmakla başlayalım. Tayyipizmden Türkiye'yi el birliği ile kurtaralım" dedi.

Sokak köpeklerini uyutma tasarısına da tepki gösteren Dervişoğlu, konuya ilişkin şunları söyledi:

"Erdoğan’ın yeni kutuplaşma bombası; çocuklar mı ölsün, köpekler mi ölsün?"

Özel: “Mali darbe girişimine karşı dik duracağız. Gerekirse ben, milletvekillerim, belediye başkanlarımla çöpleri ellerimizle toplarız" Özel: “Mali darbe girişimine karşı dik duracağız. Gerekirse ben, milletvekillerim, belediye başkanlarımla çöpleri ellerimizle toplarız"

"Gündemi şişirmek için bu sefer de karşımıza sokak hayvanları meselesi çıkıyor. Türkiye’de başı boş köpek sayısı dört milyonu aşmış bu muhteremler daha yeni fark ediyorlar. Toplumun kucağına büyük bir vicdan bombası attılar. Erdoğan’ın yeni kutuplaşma bombası; çocuklar mı ölsün, köpekler mi ölsün? Elbette soruları ölümle soracaklar. Her sorunu potansiyel bir fırsat, siyasal ya da ekonomik bir rant gören, toplumda bir infial, bir öfke patlaması yaşanmadan onu gündemine almayan organize kötülük ve aymazlık şebekesiyle karşı karşıyayız.

Beceriksizliğinizin kurbanı hayvanlar mı olmalı yoksa çocuklar mı? Sizin tercihiniz hangisi? Paranız yoksa, 2023 yılında istisna ve muafiyet yoluyla sadece kurumlardan alacağınız 1 trilyon 476 milyar liradan neden vazgeçtiniz? 2023 yılı bütçe açığı yuvarlayarak söyleyelim, 1 trilyon 375 milyar lira. Siz bizim bu dünyadaki imtihan sorunumuz musunuz? Ne çocuklarımızın ne insanımızın can güvenliğini ne hayvan sevgimizi ne de hayvanların canını sizin kapasitesizliğinize, kalpsizliğinize terk ve tercih edecek değiliz.

"Sorun, sadece başıboş köpekler değil, sorunları görmezden gelen devletteki bozukluktur"

Yapılacak şeyin formülü bellidir; topla, kısırlaştır, aşıla, koru. Bu süreçte barınakların kapasitesi ve imkanları da arttırılmalıdır. Evcil hayvan ticareti tamamen yasaklanmalıdır. Hayvanlar takip edilmeli, onları sokağa terk edenlere yaptırım uygulanmalıdır. Yani hayvan hakları yasası çıkartılmalıdır. Eğer insanlara illa bir soru soracaksanız barınak mı, sahiplenme mi dersiniz. Maliyet diyecekseniz; bir hayvanı uyutmanın maliyeti kısırlaştırma maliyetinin 3 katı kadardır. Asıl sorun, sadece başıboş köpekler değildir. Bağıra bağıra gelen sorunları görmezden gelen, sonra da konuyu milletin kucağına bırakan devletteki başıbozukluktur çözülmesi gereken."

"(Sayın Muhbir vatandaş) uygulamasını hayata geçireceklerini düşünmemiştik''

Kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında vatandaşlar ve esnafın birbirlerini ihbar etmesi durumunda kesilen cezadan yüzde 10 pay alabilmesi tasarısına tepki gösterek Dervişoğlu, "Hayatın her alanında vatandaşı birbirine düşürerek siyasi rant sağlamaya çalıştıklarını biliyorduk ama bunu iktisadi alana taşıyacaklarını, daha da önemlisi istibdat dönemlerinden kalma 'Sayın Muhbir Vatandaş' uygulamasını hayata geçireceklerini doğrusu düşünememiştik. Bu açıklamalar; 'Biz, devlet olarak denetim görevini yapamıyoruz ve vergi kaybını önleyemiyoruz’un açık itirafıdır. Bakanın aklına; vergi borçları affedilen iş adamları, ballı maaş alan üst düzey yöneticiler, israf rekoru kıran Saray harcamaları, görev zararı konusunda rekora giden kamu bankaları gelmemektedir. İlk ihbarı ben yapmak istiyorum. Bu ülkede yap-işlet-devret projeleriyle ihya ettiğiniz yandaş şirketler milyarlarca lira vergi kaçırıyorlar. Gidin enselerine yapışın. Bu ihbarımdan dolayı bana vereceğiniz parayı da şimdiden emekli kardeşlerime bağışlıyorum" diye konuştu.

''Adalete, eğitime, gençliğe Türk milletinin varlığına darbe...'' 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin Talim ve Terbiye Kurulu ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in onayından geçmesini eleştiren Dervişoğlu, "Adaletsiz kaldıkça liyakatten, liyakatsiz kaldıkça eğitimden, eğitimsiz kaldıkça gençlerimizden ve geleceğimizden uzaklaşıyoruz. Darbe mi arıyorsunuz işte bunların hepsi darbe. Adalete, eğitime, gençliğe, Türk milletinin varlığına darbe" ifadelerini kullandı.

Bir sınır bölgesindeki tuğgeneralin karıştığı göçmen kaçakçılığını ve sonucunda emekliye ayrılmasını gündemine alan Dervişoğlu, ordunun ve askerin adının böyle haberlere konu olmasının utanç verici olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:

"Türk milletine ve Türk ordusuna karşı yapılmış en büyük ihanet budur"

"Türk milletine ve Türk ordusuna karşı yapılmış en büyük ihanet budur. İktidar yetkisini elinde bulunduranlar askeriyeden emniyete, Milli eğitimden sağlık teşkilatına devletin her organını iktidara gösterdikleri sadakatin ve desteğin ölçüsüne göre, tarikatlara, cemaatlere, hemşeri derneklerine peşkeş çekmekten geri durmazlarsa, ortaya kaçınılmaz olarak böyle sonuçlar çıkacaktır. Mevcut iktidarın kafasındaki anlayış devleti ulufe dağıtım mekanizması gibi gören bir Kabile devleti anlayışıdır.

AKP iktidarı gelinen noktada Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile işlemeyen bir devlet sistemi yaratmıştır. İnsan kaçakçılığı yapan o zat apar topar emekli edilirken, dağda bayırda, soğukta yağmurda şerefiyle mücadele etmiş astsubaylarımızdan yıllardır emeklilik hakları yine esirgeniyor.

"Bu kanun teklifinin de karşısında olacağız"

Hükümet tarafından hazırlanan Türk Silahlı Kuvvetlerimizle ilgili personel kanunu meclis komisyonumuzda görüşülüyor. Bu kanun teklifi; hem içerdiği bazı maddelerle hem de dışarda bırakılanlarla ordumuzun kahraman mensuplarının gururlarını incitecek şekilde düzenlenmiştir. Astsubaylarımızın hak ettikleri makam tazminatlarını kanun teklifi haline getireceklerine söz verenler bugün ortada yoklar. Buradan hükümete sesleniyorum, sözünüzü tutun. İYİ Parti olarak görüşümüz şudur ki, astsubaylarımızın makam tazminatları derhal verilmeli, sözleşmeli astsubaylar muvazzaf statüsüne çıkarılmalıdır. Aynı kanun teklifinin içerisinde sözleşmeli erbaş ve erlerimizle ilgili hazırlanmış ve onların keyfi şekilde iş akdine son verilmesine zemin hazırlayan vicdana ve mantığa aykırı maddeler de mevcuttur. Anayasa Mahkemesi geçmişte iptal ettiği halde hükümet yeni bir kanun teklifiyle şimdi yine uzman er ve erbaşların askeri kariyerini amirlerin iki dudağı arasından kelimeye bırakıyor. Vatandaşın hayat mücadelesini oturduğu masadan dalga geçer gibi izleyenlerce yazılmış bu kanun teklifinin de karşısında olacağız."

Erdoğan'ın servet eşitsizliği ile ilgili açıklamalarını anımsatan Dervişoğlu, şöyle devam etti:

"Erdoğan, adeta antikapitalist manifestolar yayınlamaya başladı"

"Türkiye’de de son 5 yılda en yüksek seviyeye çıktı. En zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10 arasındaki fark tam 15 kat. Türkiye’nin en zengin yüzde 1’lik kesimi, ülkedeki servetin yüzde 40’ını alıyor. Erdoğan, adeta antikapitalist manifestolar yayınlamaya başladı. Küresel Gelir adaletsizliğinden yakınıyor. Dinleyenler arasında bulunan, Körfez sermayesinden yakın dostları da belki bu vesileyle keselerinin ağzını mazlumlar için açacak, en azından Filistin’in, Gazze’nin yanında duracak, İsrail’in yanında duran küresel şirketlere yaptırım uygulayacaklardır diye umut ediyor."

BİTTİ...

 

Kaynak: anka