TACETTİN DURMUŞ
Kafkas Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tülay Diken Allahverdi, "Organ naklinin önündeki en büyük engellerin başında dini inançlar gelmektedir. Çoğu vatandaşımız organlarını bağışlamaları durumunda öbür dünyada organları olmadığı için bütünsel yaratılmayacaklarını düşündükleri için bu gibi problemleri yaşayabiliyoruz ama toprak altında kuyruk sokumu kemiği çürümemektedir. Yine inancımıza göre insan öldükten sonra öbür dünyada kuyruk sokumu kemiğinden tekrar yaratılacağımız için böyle bir duyguya kapılmamalıyız" dedi.
Kars'ta 3-9 Kasım tarihleri arasında Organ Nakli Farkındalık Haftası kapsamında, İl Sağlık Müdürlüğü, Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Harakani Devlet Hastanesi işbirliğinde topluma organ naklinin öneminin anlatılması amacıyla çeşitli çeşitli etkinlikler düzenlendi. Kafkas Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde düzenlenen etkinlikte, Organ ve Doku Bağış Haftası Farkındalık Standı kuruldu. Kurulan stantta Kafkas Üniversite Hastanesi Organ ve Doku Bağış Koordinatörlüğünce vatandaşlar organ bağışı hakkında bilgilendirilerek, organ bağışı hakkında farkındalık oluşturması amaçlandı.
"18 YAŞINDAN BÜYÜK HER BİREY ORGAN BAĞIŞINDA BULUNABİLİR"
Stantta vatandaşların bağışlarını alan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tülay Diken Allahverdi, organ bağışının 18 yaşından büyük her bireyin bilinçli bir şekilde ve özgür iradesiyle, gönüllülük esasına dayalı olarak organlarının bir ya da birkaçını ihtiyacı olan başka hastaların tedavisinde kullanılması için bağışta bulunmasının önemli olduğunu söyledi. Açıklamasında Türkiye’de ilk böbrek naklinin 3 Kasım 1975 tarihinde Hacettepe Üniversitesi’nde Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından yapıldığını hatırlatan Tülay Diken Allahverdi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hastalarımızla konuştuğumuz zaman çeşitli dini nedenlerden dolayı organlarını bağışlamadıklarını görmekteyiz. Oysa yoğun bakımlarda birçok beyin ölümünün gerçekleştirildiğine şahit oluyoruz. Her ne sebeple olursa olsun tıpta beyin ölümü gerçekleşen kişiler tıbben ölmüş kişiler olarak kabul edilmektedir. Bu durumda kalbin çalışmasının hiçbir anlam ve önemi bulunmamaktadır çünkü vücudumuzun orkestra şefi beyindir. Bununla ilgili olarak çeşitli ve güvenilir testler yapılmaktadır. Biz doktorlar olarak hiçbir hasta yakınının ya da organ bağışı yapacak kişilerin bu konuda tereddüt etmesini istemiyoruz. Fakat şundan çok emin olabilirsiniz ki; ülkemizde ulusal ve bölgesel doku nakli merkezlerimiz bulunmaktadır. Tüm karaciğer, böbrek veya pankreas bekleyen hastalarımız ve doku özellikleri bu merkezlerde kayıtlıdır. Herhangi bir hastanede organ çıktığı zaman o hastanedeki organ doku merkezimiz bölge koordinatörümüze haber verir. Zamanla yarışılır bir şekilde tüm testler yapıldıktan sonra Türkiye’de kime uyuyorsa oraya gönderilerek nakli yapılır.
"2238 SAYILI ORGAN NAKLİ YASASI VAR"
Ayrıca 2238 sayılı Organ Nakli Yasası bulunmaktadır. 18 yaşını dolduran, aklı başında olan herkes organ bağışında bulunabilir. Bu yasaya göre tarafların yasal sorumlulukları vardır. Mesela organ nakli yapacak olan doktorlar hiçbir şekilde ticari anlamda organları kullanamazlar. Bunun için gönül rahatlığıyla bunu söylüyoruz. Eğer ki yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleşen kişi veya kişilerin organları alınacağı zaman savcılık boyutunda işlemler yapılmaktadır. O anda savcılık hastanelere davet edilir ve gerekli yasal işlemleri yapar. Tabii ki toplumumuzda korkuların en büyük nedeni maalesef organ mafyası ve bu konudaki haberlerinin sıkça gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanması olmuştur. Bu konuda organ mafyası haberlerinin basında çok fazla yayınlanmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye’de yasal sorumluluklar çerçevesinde organ ve doku nakilleri yapılmaktadır. Zaten yapılan haberlerin çoğu incelendiği zaman doktorların organ kaçakçılığı ile bir ilişkilerinin olmadığı da ortaya çıkmaktadır.
"DİNİ İNANÇLAR ORGAN BAĞIŞINDA EN ÖNEMLİ SORUNDUR"
Organ naklinin önündeki en büyük engellerin başında dini inanç gelmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı 1980 yılından beri yaptığı yayınlarda organ bağışının dini açıdan hiçbir sakıncasının olmadığını vatandaşlarımıza anlatmıştır. Aynı zamanda çoğu vatandaşımızın öbür dünyada yani ahrette organları olmadığı için bütünsel yaratılmayacaklarını düşündükleri için bu gibi problemleri yaşayabiliyoruz. Bizler de din adamlarımız da çok iyi biliyoruz ki; ölen bir insanın organları 3 ay içerisinde toprak altında çürür ama inancımıza göre mezarda sadece kuyruk sokumu kemiği çürümemektedir. Yine inancımıza göre insan öldükten sonra öbür dünyada kuyruk sokumu kemiğinden tekrar yaratılacakları için böyle bir duyguya kapılmamaları gerektiğini de yapmış olduğumuz eğitimlerde anlatıyoruz."
HASTANE İMAMI ZAFER YERLİ: “ORGAN NAKLİ DİNEN CAİZDİR!”
Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İmamı Zafer Yerli de 2016 yılında tüm organlarını bağışladığını belirterek, organ bağışının dinen caiz olduğunu söyledi. Yerli açıklamasında şunları söyledi:
"Diyanet İşleri Başkanlığımız bu konuda açıklaması tüm kesimler tarafından bilinmektedir. Organ bağışları devletimizin ilgili birimleri kontrolünde, organ bağışında bulunan ve organ bağışını alan şahısların rızası ile herhangi bir maddi karşılık alınıp verilmeden yapılan bağışlardır ya da yoğun bakımda hayatını kaybetmekte olan bir hastanın organlarının yakınlarının rızası ile bir başkasına naklidir. Aynı zamanda Maide suresinde 'Kim bir kişinin yaşamasına sebep olursa, tüm insanlığı yaşatmış olur, kim bir kişinin ölümden sebep olursa tüm insanlığı öldürmüş gibi vebaldedir' ifadeler mevcuttur. Bu bizim için güzel bir örnektir."
"SEVDİKLERİMİZ İHTİYAÇ DUYMADAN FARKINDA OLMALIYIZ"
Çocuğuna yıllar önce organ nakli yapılan ve şu an sağlığına kavuştuğunu belirten bir vatandaş ise, "9 aylıkken organ nakli olduk, şimdi 12 yaşında. Organ nakli çok önemli herkesin yapması gerekiyor. Sevdikleriniz umarım organ ihtiyaç duymadan organ bağışının öneminin farkına varırsınız. Çok şükür şimdi sağlıklı. Bağış yapmak çok önemli" dedi.