CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, TBMM Genel Kurulu'nda; "19 milyon çocuğumuzu kime teslim ediyoruz? Tabii ki Milli Eğitim Bakanı’na. Peki, Milli Eğitim Bakanı’nın bu iş cinayetlerinde sorumluluğu yok mu? Çocuklarımızın mesleki eğitim alarak, geleceğe hazırlandıkları iş alanlarının güvenli ortamlar olmasının sağlanması Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğudur. Bakanlık, çocuklarımızın iş öğrendikleri yerlerin koşullarını denetlemek, her tür güvenlik önleminin alındığından emin olmak zorundadır" dedi.

CHP Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, Perşembe günü TBMM Genel Kurulu'nda, DEM Parti’nin Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamındaki öğrenci istihdamının denetlenmesi ve bu yolla çocuk işçi olarak çalıştırılmasının önüne geçilmesi amacıyla verdiği Meclis Araştırma Komisyonu kurulması önergesi hakkında CHP Grubu adına söz aldı. Özçağdaş şöyle konuştu:

"2002-2023 YILLARINDA TOPLAM 931 ÇOCUK İŞ CİNAYETLERİNDE HAYATINI KAYBETTİ"

"Geçtiğimiz hafta mesleki eğitim kisvesi altında çalıştırıldığı iş yerinde 14 yaşındaki Arda Tonbul evladımızı kaybettik. Arda’nın acısı hâlâ tazeyken, Salı günü ise 16 yaşındaki Erol Can Yavuz evladımız Kütahya’da bir iş yerinde hayatını kaybetti. Böylece son 5 ayda toplam 8 çocuğumuz çalıştırılırken hayatını kaybetmiş oldu. Arda da Erol Can da MESEM öğrencileriydi. Yaşanan facialar üzerine mesleki eğitim veren kurumlarda neler olduğuna dair ve bu çocuklarımızın ölümlerinin önüne geçebilmek için atılabilecek adımlar konusunda bir araştırma yapma ihtiyacı doğdu.

Fikir Sanat Atölyesi Derneği tarafından Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde iş kazaları üzerine hazırlanan rapora göre, 2013-2019 yılları arasında meslek liselerinde 11 bin 196 iş kazası gerçekleşmiş. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin araştırmasına göre ise 2002-2023 yıllarında toplam 931 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu acı rakamlar bize çocuklarımızın güvensiz ortamlarda çalıştırıldığını ve maalesef gencecik yavrularımızın, ana-baba kuzularının hayatlarını kaybettiklerini göstermektedir.

"ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞE HAZIRLANDIKLARI İŞ ALANLARININ GÜVENLİ ORTAMLAR OLMASININ SAĞLANMASI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'NIN SORUMLULUĞUDUR"

18 yaş altı çocuklarımızın bu merkezler üzerinden çocuk işçi olarak çalıştırılması kabul edilemez. Buraları çocukların ucuz işgücü olarak iş gördükleri yerler değil, uzman ve yetişkinlerin gözetiminde iş öğrendikleri yerler olmalıdır. İş güvenliği, tedbir, denetim gibi konular eğitim kamuoyunda çok tartışıldı. Son yaşadığımız hadisede, 'İş yerindeki sorumlu kişi o an orada olsaydı bu kaza gerçekleşmezdi' gibi derinlikten yoksun sözler söylendi ve bu olayın üzerine birkaç kişi tutuklandı. Peki bunun asıl sorumlusu kimdir? Tarih 20 Mayıs 2014, AKP Genel Başkanı, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a kulak verelim. Ne diyor sayın Erdoğan? 'Bu ülkenin başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki, Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır.' O Dicle'nin altından çok sular akmış gibi görünüyor. Peki, 19 milyon çocuğumuzu kime teslim ediyoruz? Tabii ki Milli Eğitim Bakanı’na. Peki, Milli Eğitim Bakanı’nın bu iş cinayetlerinde sorumluluğu yok mu? Çocuklarımızın mesleki eğitim alarak, geleceğe hazırlandıkları iş alanlarının güvenli ortamlar olmasının sağlanması Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğudur. Bakanlık, çocuklarımızın iş öğrendikleri yerlerin koşullarını denetlemek, her tür güvenlik önleminin alındığından emin olmak zorundadır.

Sayın Bakan, değerli iktidar partisi milletvekilleri en az düzeyde saygın ve ahlaki bir siyasal düzende, herhangi bir sorumlu siyasinin bir gün dahi yerinde kalmayacağı, harakiri değil ama onuruyla istifa edeceği bir süreçte, sayın Bakan olayları tam bir gamsızlık ve kayıtsızlık ile izlemektedir. Bu ölen çocuklarımızın vebali, ana-babaların gözyaşları, sayın Bakan ve çalışma arkadaşlarının boynuna asılmıştır.

"BAŞKALARININ YAVRULARINA BU KADAR KOLAY KIYAN BİR DÜZEN HEPİMİZ İÇİN BİR YÜZ KARASIDIR"

Arda Tonbul, Enes Can Yavuz ve daha nice kaybettiğimiz evlatlarımız, tıpkı sizin çocuklarınız gibi anne-babalarının nezle olsa ‘Allahım o değil, ben olayım' dediği, üzerine titrediği yavrularımızdır. Her biri bir Sümeyye, her biri bir Bilal, her biri bir Burak’tır. Başkalarının yavrularına bu kadar kolay kıyan bir düzen, iktidarı ve muhalefeti ile hepimiz için bir yüz karasıdır.

Bu önerge çerçevesinde, bir kez olsun başkalarının da evlatlarını düşünün. Bu sorunun etraflıca araştırılmasına kulak verin."

Kaynak: anka